+905055952698
serdalgur@gmail.com

Hipnoz ve Hipnoterapi

Uzman Klinik Psikolog

Hipnoterapi Nedir?

Hipnoterapi, hipnoz olan kişinin dalgınlık ve konsantrasyon durumunu kullanarak, bilinç ve bilinçaltına yönelik, uzman tarafından uygulanan destekleyici bir psikoterapi yöntemidir. Türkiye’de de hipnoz tekniğinin kullanıldığı uygulamalar, Sağlık Bakanlığı’nın onayıyla tedavi yöntemi olarak uygulanmaktadır. Bu yüzden hipnoterapi yapacak olan kişi mutlaka psikolog ya da tıp doktoru olmalıdır.

​Hipnoz Nedir? Hipnoz ile Hipnoterapi aynı şey midir?

Hipnoz ile hipnoterapi farklı şeylerdir. Hipnoz; bir kişi ve ya bir grubu söz, bakış, telkin ve benzeri yollarla geçici bir süre etki altına almaktır. Burada, kişinin dikkati belli noktalara yoğunlaştırılmakta ve kişinin bilinçaltı aktif hale getirilmektedir. Gün içerisinde bazen farkına varmadan hipnoz hali yaşarız. Araba ile giderken daldığınız ve yolculuğun nasıl geçtiğini anlamadığınız, hatırlamadığınız anlar buna örnektir. TV de reklamları seyrederken, bir siyasi lideri dinlerken ya da bir film izlerken de hipnotik etki altında kalırız. Oyuncakları ile oynamaya dalmış bir çocuğa seslendiğinizde sizi duymuyorsa, hipnozdadır. Hipnoz hayal kurduğumuz anlara veya uykuya dalmadan önceki hallerimize benzer. Dış dünyaya kendimizi kapatarak sadece yaptığımız işe odaklanmamız da hipnozdaki telkinlere odaklanmaya benzetilebilir.  Hipnoterapi ise hastalıklarda tedavi amacı ile uygulanan bir yöntemdir. Daha çok psikiyatrik, ruhsal hastalıklarda uygulanmaktadır.

Her insan Hipnoz olabilir mi?

Herkes hayatın doğal bir parçası olarak  sayısız hipnotik tecrübeler yaşar. Günlük hayat içinde nasıl herkesin bu yaşantılarının sıklığı ve derinliği farklı ise, hipnoterapide de hipnotik halin derinliği herkeste farklı olur. Bir kişi hemen transa geçerken başka bir kişi direnç nedeni ile hemen hipnotize olmayabilir. Gün içerisinde transa kolaylıkla geçen insanlar daha kolay hipnoz edilebilir.Hipnoza girmek istemeyen bir kişi kendisine söylenen telkinleri gerçekleştirmeyi reddedeceği için hipnoza girmez.

Hipnoza girebilme yetisine hipnotizabilite (hipnoza yatkınlık) adı verilmiştir. Herkesin hipnoza yatkınlığı (hipnotizabilite) farklıdır. Bu nedenle herkes hipnoza giremez. Kişinin hipnoza ve telkine  yatkın olup olmadığını anlamak için bilimsel ölçekler ve testler bulunmaktadır.  Hipnoz sırasında hipnoterapiste güven de çok önemli bir yer tutar. Derin hipnoza çoğunlukla daha hipnoza girmiş olanlar ya da hayal gücü kapasitesi çok yüksek olan kişiler girebilir. Hafif, orta dereceli ya da derin hipnozların bireyin iyileşme sürecinde hiçbir farkı yoktur.

​Hipnozun oluşmasında üç temel unsur vardır: Gönüllülük, konsantrasyon ve hayal gücü. Hipnoza başlanırken, kişi önce hipnoza girme konusunda gönüllü ve istekli olmalıdır. Gönüllü ve istekli olan kişi, hekimin kendisine söylediği (hipnoza giriş için verdiği) telkin cümlesine tüm dikkatini verir, yoğunlaşır. Sonra da söylenen telkinin içeriğini hayal ederek gerçekleştirir. Buradan da anlaşılabileceği gibi bir kişinin hipnoza girebilmesi için gönüllü olması, konsantrasyonunun ve hayal gücünün yeterli olması zorunludur. Veya bir başka deyişle isteksiz, gönülsüz olanlar ya da konsantrasyonu ve hayal gücü yetersiz olanlar hipnoza giremezler. 

​Çocuklar hipnoza son derece yatkındırlar. Yapılan araştırma sonuçları, hipnoza yatkınlığın en fazla olduğu dönemin 6-10 yaş arası olduğunu göstermiştir. Yaş ilerledikçe hipnoza yatkınlık giderek azalır. Genel olarak toplumun %10-15’inde hipnoza yatkınlık yoktur. Bu kesim kesinlikle hipnoza giremez. Toplumun %70-80’inde orta düzeyde bir hipnoza yatkınlık, %10-15’inde ise yüksek düzeyde hipnoza yatkınlık vardır. Yani toplumun büyük bir çoğunluğu hipnoza girebilmektedir. 

​Örneğin, kuşkucu, kimseye güvenmeyen, her şeyi kontrol etmeye çalışan ya da kendisini herkesten çok üstün ve değerli gören kişilik yapılarına sahip olan kişiler kolay kolay hipnoza giremezler. Aynı şekilde obsesif-kompulsif bozukluk, şizofreni, ağır depresyon, paranoid bozukluk ve demans (bunama) hastalarının hipnoza yatkınlıkları sağlıklı insanlara göre daha düşüktür. 

Hipnoterapi Kimlere Uygulanmaz?

İletişim kurmakta güçlük çekilen, demansif ve psikotik bozukluğu olan kişilere hipnoterapi yapılamaz.

Hipnoterapi uyku hali midir?

Dışarıdan bakıldığında, hipnozdaki kişi sanki derin ve huzurlu bir uykudaymış gibi görünür. Aynı yanlış gözlemi yapan İskoç Doktor James Braid 1840 yılında bu trans hâline, Eski Yunan’daki uyku tanrısı Hypnosis’tenesinlenerek hipnoz adını vermiştir. Çok kısa bir süre sonra bizzat Dr. Braid bu trans hâlinin uyku olmadığını fark etmiş ve hipnoz adının uygun olmadığını açıklamış olmasına karşın, bu yerleşmiş olduğu için hipnoz adının kullanımı devam edegelmiştir. 

​Genel anlamı ile hipnoz, bilinç ve bilinçaltının aynı anda açık olduğu, dikkat ve konsantrasyonun yoğunlaştığı, telkin alma yeteneğinin arttığı, uyku ile uyanıklık arası bir bilinç halidir. Hatta bilinçli olarak hipnoz da mümkündür. Hipnoterapide, kişinin dikkati en üst seviyede yoğunlaştırılır ve trans hali oluştulur. Trans halinde iken kişi telkinlere açık hale gelir. Her insanın hipnoterapiye yanıtı farklı olur. Uygulanan yöntemlere göre de değişir. En hafif hipnotik halde kişide gevşeme görülür. Bu noktada kendisine söylenilenleri hatırlayabilir. Ancak hipnotik etkinin derinleştikçe kişinin bilinci kapanır. Bilinçaltı pasif durumdan, aktif hale geçer. Kişi seans sırasındaki konuşma ve telkinleri, seans sonrasında genellikle hatırlayamaz. Hipnozun hem hafif hem de derin halinde, hipnoterapistin söylediği sözler ve telkinler, danışan tarafından gerçekleştirilir.

​Hipnozdan çıkamama gibi bir ihtimal var mıdır?

Kişinin hipnozdan çıkamaması veya uyanamaması gibi bir durum söz konusu değildir. Hipnoterapist seansı sonlandırmadan ayrılsa bile, danışan en derin hipnozdan bile bir süre sonra uyanıp seansı kendi sonlandırır ve günlük yaşantısına devam edebilir.

Hipnoz halindeyken beyin nasıl etkilenir?

Bilinçli bir beyin daha eleştireldir, problem çözerken daha çok analiz yapmaya eğilimlidir. Direnç gösterebilir. Bu durum kararsızlığa, riskleri gereğinden büyük görüp ya da hiç risk almak istemeyip  harekete geçememek gibi zorluklara sebep olabilir. Hipnoz altındayken ise bilinç analiz yeteneğinden kurtulur.  Bilinçdışı, telkin almaya daha hazır hale gelir ve terapi gerçekleşir. Hipnoterapi tedavisi gören kişi bu süreçte hipnoterapistin destek ve rehberliğinde, kendi talepleri dahilindeki telkinleri kabullenir.

Hipnoz sırasında kontrolümü kaybeder miyim? Yapmak istemediğim şeyleri yapar mıyım? İstemeden sırlarımı verir miyim?

Hipnoz gözler kapalı iken konuşma gibidir. Hipnotik durumdaki bir kişi istemediği hiçbir şeyi yapmaz ve söylemez. Kişi hipnoz halinde iken, bilinçaltı uyanık ve söylenenlere açıktır. Kişi inançlarına, ahlaki değerlerine, değer yargılarına ters düşecek bir telkini, en derin hipnozda bile reddebilir. Görsel medyada hipnoz adı altında sergilenen sözde kontrolsüz tuhaf davranışların tıbbi hipnoterapi ile hiçbir ilişkisi yoktur. Bunlar psikolojik alt yapısı, eğitimi olmayan kişiler tarafından, ilgi çekme amacı ile sergilenen sahne gösterileridir.

Hipnozla geçmiş hayatlara veya geleceğe gitmek mümkün müdür?

Maalesef en sık kötüye kullanılan tedavilerden biri Hipnoterapidir. Kişinin kendi hayatındaki bilinçdışına bastırılmış olan bazı rahatsızlık verici hatıraları ortaya çıkarmakta kullanılabilirse de, ötesi akla yatkın ve mümkün değildir.

Hipnozun yan etkisi  veya zararı var mıdır?

Hipnoz insanların düşündüğü gibi esrarengiz bir yöntem değildir. Kişinin dikkatini toplayan rahatlama durumudur. KHipnoterapi yetkili bir kişi tarafından yapılıyor ise, hiç bir yan etkisi yoktur. Seans sırasında da, seans sonrasında da hiçbir tehlike söz konusu değildir. Seansta ve sonrasında kişinin kan basıncı, kan şekeri, dolaşım, solunum gibi hayati fonksiyonları diğer terapilerde olduğu gibi olumsuz etkilenmez.

Hipnoterapi ne kadar sürer?

Hipnoterapinin kaç seans yapılacağı çözmek istenilen soruna, sorunun ne kadar süredir var olduğuna, yaşanılan ortam ve çevrenin özelliklerine, sosyal desteğe, kişiliğe, iyileşme isteğine, terapiyle iyileşeceğine dair inancına, hipnoterapist ile kurulan güvenli ve olumlu ilişkiye,  bilinçaltının doluluğuna vs. göre değişmektedir. Bu şartlar ne kadar olumluysa seansların da o kadar kısa sürmesi beklenir. Her insan kendine özgü olduğu için seans sayısı da değişkendir. Özellikle ilk seanslar arasındaki süre çok uzun tutulmamalıdır. Haftada 2-3 seansla başlanması ve ilerleyen seanslarda bu sürenin açılması hipnoterapinin daha etkili olması açısından önemlidir.

Hangi Durumlarda Hipnoterapi Uygulanır?

Hipnoz genellikle sigara kullanımı, obesite, kekemelik, fobiler gibi psikolojik rahatsızlıklarda kullanılan bir yöntemdir. Ayrıca;

Hafif Depresyon
Anksiyete Bozukluğu
Panik Bozukluk
Somatoform Bozukluk
Yeme Bozuklukları
Uyku Bozuklukları
Cinsel İşlev Bozuklukları
Tikler
Tırnak yeme
Fobiler
Travmalar
Performans kaygısı (sınav stresi, sahne heyecanı)
Sporda performans arttırma
Eğitimde performans arttırma (ders çalışma isteksizliği, motivasyon, dikkati sürdürememe, çabuk sıkılma, hafıza, öğrenme, hatırlama)
Ağrısız doğum ya da diş hekimliği uygulamaları
Özgüven eksikliği
Sosyal Fobi
Öfke kontrolü

Gibi psikolojik rahatsızlıklarda da kullanımı mümkündür.

Hipnoterapi Nasıl Uygulanır?

İlk görüşmede danışanın, geliş sebepleri ve yaşadığı sorunlar hakkında detaylı bilgi alınıp değerlendirilir. Uygun görüldüğü takdirde bir sonraki seansta, kişinin hipnoza yatkınlığı değerlendirilir ve İlk hipnoterapi seansından önce hipnoterapi ile ilgili detaylı bilgilendirme yapılır.

Hipnoterapi üç bölümden oluşur; Transa girme, kişiye telkin verme ve transtan çıkma.

Kişi dikkatini çeken bir şeye odaklanarak transa geçer. O sırada kişiye sakinsin, iyi hissediyorsun gibi telkinler verilir. Kişinin transa geçtiği gözlerinin kıpırdaması, yüz kaslarının gevşemesi gibi belirtilerden anlaşılır. Trans halinde zihin rahat ve gevşemiş durumdadır.  Verilecek telkinlere açıktır. Hipnoz olan kişiye hayal etmesi gerekenler söylenerek telkinlere devam edilir.

Hipnoz derinleştiğinde hastaya sadece ihtiyacı olan ve önceden belirlenen konularda telkinler verilir. Hastanın gerçekten bunu istemesi önemlidir. Hipnoz sırasında vücut dinlenme halindedir. Ancak bir gece uykusunda değildir. Kişi hipnoz halinde iken, bilinçaltı uyanık ve söylenenlere açıktır. Hipnozdan uyanamamak ya da çıkamamak diye bir şey yoktur. Hipnoz sırasında kişi istemediği bilgiyi hipnoterapist ile paylaşmayabilir. Hasta istemediği bir şeye zorlanır ise hipnoz bozulabilir. Kontrol her zaman danışandadır. Hastanın bugün yaşadığı sorunun kaynağı geçmişte yaşadığı bir olaydan dolayı olabilir. Hipnoz bunları da ortaya çıkarmaya yardımcı olur. Hasta da istiyorsa bastırılmış olan travmatik anılar da çalışılabilir.

Seans sonunda danışan yine telkinler ile hipnozdan çıkartılır. Seansın hemen ardından hasta günlük yaşantısına dönebilir. Bazı insanlar hipnozdan çıktığında hipnoz olmadıklarına inanırlar. Buna yol açan sebep hipnozla ilgili önyargılarıdır. Bu ön yargıya göre kişi hipnozda yapılan telkinleri hipnoz sonrasında hatırlayamayacağını ve eğer hatırlıyorsa hipnoz olmadığını düşünür. Oysa ki hipnoz sonrasında her şeyi hatırlanabilir. Her insan nasıl farklı ise her insanın hipnoz hali de farklıdır. Her hipnotik transta mutlaka ortaya çıkması gereken bir olay yoktur. Belli bir olay çıkmazsa da hipnoz hali vardır.

Kimler Hipnoz Yapabilir?

Çoğu ülkede, hipnoz “tıbbî bir girişim” olarak kabul edildiği için, gösteri amaçlı sahne hipnozu yasaklanmıştır. Hipnoz yapma yetkisi, sadece tedavi amacıyla, hipnoz ve hipnoterapi eğitimi almış hekimler, diş hekimleri ve klinik psikologlara tanınmıştır. Bu son derecede yerinde bir uygulamadır. Çünkü hipnoz yapmak çok kolay bir uygulama olmakla birlikte hipnoz aracılığı ile hastalıkların tedavisini yapmak yani hipnoterapi uygulamak, hipnoz bilgisinin yanı sıra söz konusu hastalıklar ve tedavileri hakkındaki özel mesleki bilgileri de ayrıntılı bilmeyi ve bu konuda yetkili olmayı gerektirir. 

Hekimler, hipnoterapiyi eğitimini aldıkları kendi uzmanlık alanlarında uygulamalıdırlar. Çünkü hem eğitimleri hem de yasal yetkileri kendi uzmanlık alanlarıyla sınırlıdır. Örneğin Astım hastalığı konusunda göğüs hastalıkları uzmanı, ağrısız doğumda kadın-doğum uzmanı, cilt hastalıkları konusunda dermatolog, ruhsal hastalıklarda psikiyatri uzmanı, diş çekimi ve diş eti hastalıklarında dişhekimleri hem bilgi ve yeterlilik hem de yasal olarak yetkilidirler. Çünkü söz konusu hastalıkları hipnoterapi ile tedavi ederlerken kendi uzmanlık bilgilerini hipnoz içinde uygulayacaklardır.

Hipnoz yapmayı bilmek diş hekimine panik bozukluğu’nu tedavi etme veya psikiyatri uzmanına ağrısız doğum yaptırma, radyoloji uzmanına cinsel işlev bozukluklarını tedavi konusunda yetki vermemektedir. Her uzman hipnoterapiyi kendi uzmanlık sınırları içinde uyguladığı takdirde başarılı olacaktır.

Hipnoterapiye Nasıl Hazırlanabilirim?

İstekleriniz konusunda sağlam durun.  Gerçeği olduğu gibi görün, kendinizi motive edin. Eğer ki kendinizi motive etmez ve problemlerinizden kurtulmak için istekli olmaz iseniz çözüme ulaşmanızda bir o kadar zor olacaktır. Olumsuzlar yerine her zaman olumlu olan şeyleri kabullenin ve değişime açık olun.

İyi bir terapi için, hipnoza girip girmediğinizi ya da ne derece derin bir hipnozda olduğunuzu düşünmeyin ve anlamaya çalışmayın. Sadece telkinlere ve terapiye odaklanın. Konuşulanları analiz etmeye çalışmayın. Kendinizi akışa bırakın, süreci kontrol etmeye çalışmayın.

Koltukta rahat değilseniz, üşüdüyseniz ya da susadıysanız terapistinize ihtiyaçlarınızı bildirin. Koltukta rahat olun. Duygularınızı bastırmaya çalışmayın.  İçinizden ne geliyorsa onu yaşayın.

TPD HİPNOZ VE HİPNOTERAPİ UYGULAMA ETİK KURALLARI*

•Hipnoz, üniversiteler ve eğitim hastanelerinde kurulacak “Hipnoterapi Eğitim ve Araştırma Merkezleri”nde kendi uzmanlık alanlarıyla ilgili yeterli süre teorik ve pratik “Hipnoz ve Hipnoterapi Sertifika Eğitimi” almak koşulu ile ya da yurt dışından bu konuda sertifikası olanların sertifikalarının geçerliliği Sağlık Bakanlığınca onaylanması hâlinde; sadece hekim, diş hekimi ve klinik psikologlar tarafından ve sadece tedavi amacıyla yapılabilir.

•Uygulayıcılar hipnozu sadece kendi uzmanlık alanlarının sınırları içinde uygulayabilirler.

•Hipnoz bir eğlence aracı değildir ve kesinlikle gösteri amacıyla kullanılamaz.

•Televizyonda, sahnede veya topluluklar önünde bireysel veya toplu hipnoz uygulamaları yapılamaz.

•Kitle iletişim araçlarında, web sitelerinde, çeşitli amaçlarla hazırlanmış broşür veya kitaplarda, haber, tanıtım veya eğlence programı vb. hiçbir şekilde hipnoz uygulamalarına ait görüntü ya da fotoğraf yer alamaz.

​•Hipnozu ya da hipnoz uygulayanları tanıtmak, hastalıkların tedavisindeki yeri ve önemini göstermek amacıyla bile olsa, hipnoz uygulamaları izleyici önünde yapılamaz.

​•Hipnoz uygulayıcıları, reklam ve tanıtım yapamazlar. Yaptıkları uygulamaları tabelalarda belirtemezler.

​•Hipnoz uygulayıcıları, kendilerini “hipnoterapist” olarak tanıtamaz, “hipnoterapist” sözcüğünü tabelada, kartvizitte, antetli kağıtta veya imzalarında kullanamazlar.

​•Uygulayıcılar, hastanın başka bir uygulayıcının telkinlerini kabul etmeyeceği, başka bir uygulayıcının telkinlerinden yarar görmeyeceği şeklinde posthipnotik telkinler veremezler.

​•Hipnoz uygulayıcıları, hastalarına kendi ekonomik, sosyal yarar veya çıkarları doğrultusunda telkinler veremezler.

*TPD Hipnoz ve Hipnoterapi Bilimsel Çalışma Bilimsel Çalışma Birimi tarafından hazırlanan taslaktan alınmıştır. Henüz resmiyet kazanmamıştır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir